Posts Tagged Mahsun Kırmızıgül

Güneşi Gördüm

Bazı filmler adı üzerinde fantastiktir, “Back to the Future” veya “Jurassic Park” gibi… Bu filmlere gideriz, izlerken çoğunlukla eğleniriz, belli drama klişeleri vardır, onları da sanki bilerek izleriz. Yine örneğin şu sıralarda sinemalarda olan 2012 filmi gibi… İnsani dramaların filmin içine gerçekçilik duygusunu vermeden öylece serpiştirildiği o kadar belli ki…

Bazı filmler vardır, gerçek hayattan bir kesiti alır, önümüze koyar, tempoları daha ağır olur, ama gerçek duyguları verir bizlere. Bu konuda örnek çok tabii, ama ilk aklıma gelenler, Mavi, Paramparça Aşklar Köpekler, Almadovar filmleri gibi. Bu filmlerde belli bir millete, coğrafyaya ait bilgilere de ulaşırız, hiç gitmeyeceğimiz ülkeleri görürüz.

Mahsun Kırmızıgül başka alanlardaki konumuyla bilinen bir isimken sinemaya girdi, bu filmiyle güneydoğu / Kürt sorunu üzerinden Türkiye’ye ait bir çok sorunu & gerçekliği bir öyküyle anlatmak gibi iddialı bir işe girişmiş. Bence büyük ölçüde başarmış. Hikayeler birbirlerinin içinde akıp gidiyorlar, sinema tekniği açısından çok başarılı, neredeyse gereksiz diyalog hiç yok, belli yerleri de seyircinin doldurması istenmiş. Bizler kendi ülkemizin gerçekleriyle 2 saat için bütün çıplaklığıyla buluşurken, Türkiye’yi tanımayan bir yabancı bu filmle gerçekçi bir bakış açısına kavuşabilir.

Güneydoğu’da bir mezra köyünde bir aileyi anlatarak başlıyor film. Terör örgütü ile asker arasındaki savaşın tam ortasında kalmışlar. Bir taraftan örgüt köye gelip malzeme alırken, asker de “Destek oluyorsunuz, gidin” baskısı yapıyor. Ailemizin bir oğlu PKK’da, bir oğlu da askerde. Hatta bir sahnede iki oğlan evde karşı karşıya geliyorlar, bu sahnede analığın duygusunu yaşıyoruz, ne olursa olsun ikisi de evlattır. Çıkan bir çatışmada PKK’da olan evlat ölür, ayrıca köye gelip onlara yardım eden asker de ölür. Bu ailenin köyü boşaltmak için bir sebebi haline gelir. Bu ilk sahnelerde insanımızın erkek evlat isteği de abartılı bir şekilde yansıtılır. Erkek olacak diye kontrolsuz şekilde doğuran genç kadın daha sonra ciddi olarak hastalanacaktır. Sonunda 6. çocuk erkek olur. Ailede amca oğullarından biri gay’dir, bunu ne yaşayabilir, ne de gösterebilir. Ta ki İstanbul’daki travestilerle karşılaşana kadar. Hikayenin bu bölümü diğer kısımlarından biraz farklı ilerliyor, ancak film içinde film gibi de görülse önemli bir bölüm. Gay’ların dışlanmışlık sorunları, bu şekil gelenekçi ailelerde ölümden başka çıkış görülmeyişi çok güzel anlatılmış. Ailedeki iki kardeşten biri (Altan Erkekli) köyü boşaltınca Norveç’e gitmeye karar verir, orada arkadaşı vardır. Hikayenin bir bölümü de etkileyici bir şekilde anlatılmış. Mayın yüzünden ayağını kaybetmiş oğlan, bu durumdan dolayı konuşmayan anne, baba ve yaşlı dede insan onuruna yakışmayacak bir biçimde insan tacirleri tarafından Norveç’e götürülürler, orada Norveç polisine yakalanıp bir komisyon önünde sığınma hakkı isterler. Önce buna yanaşmayan komisyon, babanın “Dünyanın en güzel ülkesini yaşanmaz hale getirdik, bakın oğlumun bacağı mayından yok oldu” deyince yumuşar. Oradaki arkadaşları (Ali Sürmeli) onları bir taraftan rahat ettirmeye çalışırken bir taraftan da memleket hasreti yaşadığını gösterir.

İstanbul’a gelip bir varoş mahallesine yerleşen aile 6 çocuk annesi genç kadının hastalığı ile sarsılır. Burada her gün görmekte olduğumuz sorunları yaşayan bir aileyi izleriz, 5 kız çocuğu okula gidememekte, iki bebeğe kendileri bakmaya çalışmaktadırlar. Bu ailede yaşanacak büyük dram çocukların devletin şevkatli yüzü Çocuk Esirgeme Kurumu ile tanışmalarını sağlayacaktır. Bu hikayede koyu bir cahilliği de iliklerimizde hissederiz.

Köylerin boşaltılması, terör sorunu, hayvancılığın bitirilmesi, yoksulluk, cahillik, erkeklerin kadınlardan üstün tutulması, öğretmen yokluğu, doktor yokluğu, “farklı” olanların toplumdan dışlanması, şiddetle sorunları çözme mantığı, insan kaçakçılığı, “Devlet baba”nın sertliği, “Devlet Ana”nın şevkati. Bunlar bizim sorunlarımız, yok saysak da bizimle yaşıyorlar, bu film tüm bu sorunları iki saatte son derece dramatik bir örgü ile anlatıyor. Bravo!

, , , , , , , , ,

Yorum bırakın